Monday, May 23, 2005

Kendi İşini Kurmak İsteyenlere ...

Kendi İşini Kurmak İsteyenlere ...
Zeynep Küpeli'nin yazısı
Hali hazırda, maaşlı, sabah akşam düzenli olarak gidip geldiğiniz bir işiniz var ama arada bir de kendi işinizi kurup "köşeyi dönme" düşüncesinden kendinizi alamıyorsunuz. En azından hayatınızda bir kere içinizden "Şunu ben satsaydım amma para kazanmıştım." demişsinizdir. Kendi kendinizin patronu olmak istiyor olabilirsiniz. Bazıları kendi kafesini, kendi restoranını, kendi internet sitesini, kendi pansiyonunu, kendi emlak bürosunu açmak, kendi danışmanlık şirketini kurmak, bir kuruluşa bağlı kalmadan eğitim vermek istiyor olabilir.

Bu şekilde fikirler üretip kendi işini kurmak isteyenlerin sayısı oldukça fazla olsa gerek. Bordro almadan, kendi kurallarınızı kendiniz belirleyerek kimseye hesap vermeden çalışmak kulağa çok hoş gelse de, muhasebe kayıtları, kar zarar tabloları, diğer firmalarla rekabet etmek gibi, ileride sizin için daha da sıkıcı hale gelmesi mümkün konularla başa çıkmaya hazır mısınız?

Size, sizin gibi düşünmüş olan girişimcilerden örnekler vererek yardımcı olmak amacıyla röportajlar yaptık ve gördük ki hedefine ulaşmanın birinci kuralı, yapmak istediği işe inanmak.

Hedeflerini gerçekleştirmiş girişimcilere "nasıl başarıya ulaştıklarını" sorduk ve şöyle cevaplar aldık:

· Sektördeki açıkları keşfet: Tüm girişimciler seçtikleri dallarda sektör açıklarını veya ihtiyaçlarını fark etmişler. Örneğin kendi işlerini kurmadan önce Interbank'ta MT (Yönetici Adayı) olarak işe başlayıp daha sonra da DONE Danışmanlık ve Mühendislik Hizmetleri şirketinin kurucuları Volkan ve Çağlayan Bodur kardeşler, finans sektöründe örnek olaya dayalı eğitim açığını farkedip bu konuya yoğunlaşmışlar. Türkiye Bankalar Birliği, Interbank ve Bilkent Üniversitesinde eğitimci olarak deneyim kazandıktan sonra kendi şirketlerini kurmuşlar. Tıpkı Çağlayan ve Volkan Bodur kardeşler gibi, Plus İçerik'in kurucusu Sercan Şengün de internet sektöründe içerik sağlayıcı şirketlerin var olması gerektiği fikri ile yola çıkarak yalnızca yeni bir şirket açmakla kalmamış, Türkiye'de internet şirketlerinin tanımlarına yeni bir boyut kazandırmış

· Ben özgürüm:1 yıl Arthur Andersen firmasında denetimci, 2 yıl da NCR firmasında satış sorumlusu olarak çalışan Ali Emre, seminer ve konferans hizmetleri veren PDR International'ı kurmuş. Ali Emre bağımsız olma isteğinin, yani kendi kendinin patronu olma ve kendi kurallarını koyabilme arzusunun peşinden gitmiş: "Bana göre, kişi girişimci olmaya karar vermez. Bir şeylere girişmekten kendisini alamaz. Kendinizi alamadığınız için girişimci olursunuz. Bir de gerek şart vardır: Bağımsız olmak, bordrolu çalışmamak isteği."

· Hayallerinizin peşinden gidin: Kişi kendi önceliklerini belirlediği anda çalıştığı iş kendi yapısına uymuyorsa doğal olarak arayış içine girmeye ve projeler üretmeye başlıyor. Bunu, 2 yıl süresince çalıştığı yedek parça firmasından ayrılıp Teknorot Taşıt Yedekleri Sanayii ve Atak Yedek Parça firmasını kuran Leon Kalma "Özel ilgi alanıma gireni işe dönüştürme isteği" diye adlandırıyor.

Bu yazıyı okuyorsunuz ve kendi kendinize "Evet, ben de istekliyim, kendi kendimin patronu olmak istiyorum, üstelik harika bir fikrim de var." diyorsunuz. Ama işe nerden başlayacağınızı bilmiyorsunuz. Size yardımcı olmak amacıyla bazı sorular hazırladık.Eğer sonradan "başaramadım" demek istemiyorsanız, kendinize aşağıdakileri sormadan kolları sıvamayın:

· Neden kendi işimi kurmak istiyorum?
· Piyasada ne kadar iyi bağlantılarım var?
· Rakipler kimler?
· Ne kadar sermayeye ihtiyacım var?
· Ben rakiplerimden farklı ne yapmalıyım?
· Yapacağım işi nasıl tarif edebilirim?
· Bu ürün / hizmeti kimler niçin talep eder?
· Ürün /hizmet için sunumdan fazla talep var mı?
· İşin gerektirdiği çaba ve kişisel katkılar benim özelliklerime uygun mu?
· Bireysel bir girişim mi, ortak bir girişim mi tercih etmeliyim?
· Mevcut bir işletmeyi devralmak mı yoksa yeni bir işletme kurmak mı daha avantajlı olur?
· İş kurmak için uygun bir zaman mı (Türkiye'mizin krizlerinden uzak durun!) ve uygun yer neresi olmalı?

Bu soruların hepsine geçerli bir cevap verdiyseniz, şimdi de aşağıdaki tavsiyeleri okuyun!

· Gelişen çağa ayak uydurmak gerektiğini unutmayın. Siz hala annenizin margarinini satmaya devam ederseniz bir süre sonra rakiplerinizle boy ölçüşemez hale gelirsiniz.
· Procter & Gamble'da çalıştıktan sonra ortağıyla birlikte Türkiye'nin önde gelen Pazar araştırma kuruluşu olan Procon Gfk'yı kuran Elçin Üner, durum analizi yapabilmenin ve elde edilen sonuçları gerektiğinde basite indirgeyebilmenin çok önemli olduğunu vurguluyor.
· Bir süre herhangi bir şirkete bağlı olmadan dışardan iş yapmayı deneyin. Talepleri değerlendirmeniz açısından yararlı olacaktır.
· İşinizle ilgili olsun olmasın telefon defterinizdeki isim sayısı en az 250 olsun. İşinizle ilgili olmayan isimler bile size iş getirme potansiyeline sahip kişilerdir.

Girişimci olmak isteyenlerde bulunması gereken başlıca karakter özelliklerini şöyle özetleyebiliriz:

· Sonuç odaklı olmak. Sercan Şengün için sonuç odaklı olmak birinci kural: "Başarıyı biraz da gözü karalığımız ile yakaladık. Başaracağına inanmanın işi yapmanın yarısı olduğuna inanıyorum. Türkiye'de yapılmamış işlere "biz yapamazsak kimse yapamaz" düşüncesi ile girdik. Eğer yaptığınız iş size bir şeyler öğretmiyor ve her işi kendiniz için bir "itici güç" olarak görmüyorsanız zaten yaptığınız işten soğursunuz diye düşünüyorum. Bu yüzden en çok beni zorlayan ve kendimden bir parça vermemi bekleyen işlerde başarılı olduğuma inanıyorum."
· Liderlik. Elçin Üner'e göre: "Çalışanlarınız sizi örnek aldıkları için kendi şirketinizde doğal lider pozisyonunda oluyorsunuz. Vizyonunuzu çalışanlarınıza aşılayamazsanız şirket kültürü ve başarıyı yakalayamazsınız."
· Araştırmacı ruh. Elçin Üner, ancak araştırmacı insanların projelerini geliştirebileceklerini savunuyor.
· Hızlı ve etkili karar verebilme. Elçin Üner'e göre hem gelişen çağa ayak uydurmanın hem de ekonomik krizlerden zarar görmemenin başka bir şartı da hızlı ve etkili karar verebilmek.
· Yaratıcılık ve fırsatları sezebilme yeteneği görüştüğümüz tüm girişimcilerde oldukça bariz bir özellikti. Yeni ekonomide kendine bir yer edinmeyi başarmış Sercan Şengün bunun en çarpıcı örneği.
· Başkalarıyla çalışabilmek, onlara güvenebilmek ve ilişki içerisinde olduğu kişilere güven verebilmek.
· Eksiklerini ve sınırlarını bilmek, tavsiyelerden yararlanabilmek.
· Zor şartlarda ağır çalışmalara hazır olmak.
· Kendini geliştirme arzusu.

Türkiye'de Girişimcilik

Ülkemizde ekonomik şartların zorlaşmasından ve hem müşterinin hem de rakibin bilgiye çok çabuk ulaşabilmesi yüzünden müşteriye hizmet vermek zorlaştığı için maliyetler arttı. Bu koşullarda Leon Kalma ve Elçin Üner "Türkiye'de eskiye oranla girişimci olmak daha zor" diyorlar. Leon Kalma bu durumu şöyle açıklıyor:"1980'lerde bir girişimcinin az parayla ve az bilgiyle iş kurması günümüze oranla daha kolaydı. İçinde bulunduğumuz dönemde müşteri de, işi üreten de internet aracılığıyla her tür bilgiye ulaşabiliyor. Bu yüzden rekabet arttı, rekabet artınca az parayla işinizi göremiyorsunuz. Bu yüzden girişimcinin yatırımının büyük olması gerekiyor. Maddi kazanç açısından bakacak olursak, büyük bir firmada üst düzey yönetici olunduğunda da oldukça tatmin edici bir kazanç elde edilebildiğini görüyoruz. Yukarıda saydığım koşullarda girişimci olmayı bir kez daha düşünmek gerekebilir." Sercan Şengün'e göre de "her şeye rağmen yeni fikirlere açık bir ekonomi gelişiyor."

Türkiye'de girişimcilikle ilgili somut verilere ulaşabileceğiniz bir adres de"Girişimcilik Konseyi". İş planı oluşturmaktan iyi bir girişimcinin nasıl biri olması gerektiğine kadar birçok bilgiye ulaşabileceğiniz bu organizasyon Türkiye'de girişimciliği özendirmek amacıyla kurulmuş.

Tüm soruları cevaplandırabilmiş ve gereken tüm özelliklere sahip olabilirsiniz. Yine de aksiliklerin peşinizi bırakmayabileceğini hesaba katmalısınız. Yoksa hatalar karşısında hazırlıksız olur ve başarısızlığa sürüklenebilirsiniz. Leon Kalma kendi işini kurduğundan beri başarısızlık dalgalarının onu da vurmaya çalıştığını ama bunları "oyunu kurallarına göre oynayarak" nasıl geri püskürttüğünü şöyle anlattı: "Her sektörde olduğu gibi bizim sektörün de kuralları ve rolleri var. Başarısızlıklarım olmadı çünkü kurallara göre oynamayı bildim. Örneğin ekonomik kriz olunca kimisi işten eleman çıkartır, kimisi ihracattan ithalata geçer, kimisi yatırımlarının yönünü değiştirir. Ben de bu tür değişikliklerle fabrikamı ayakta tutmayı başardım."
Eğer siz de kendinizi "iş sahibi" olarak görmek istiyorsanız, hodri meydan!


No comments: